Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Bahar dönemi seminerlerinin ilk konuşmacısı Prof.Dr. Süleyman İrvan, barış gazeteciliğinin geleneksel gazeteciliğe bir alternatif olarak ortaya çıktığını ve pratiğe aktarılmasının mümkün olduğunu söyledi.

İletişim Fakültesi öğretim üyelerinin akademik çalışmalarını paylaşma amaçlı olarak düzenlenmeye başlayan Fakülte seminerlerinin Bahar dönemi ilk sunuşunu, Fakültenin yeni öğretim üyesi, Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan yaptı. Konuşmasında barış gazeteciliğini anlatan ve kendi çalışmalarını paylaşan Prof. İrvan, barış gazeteciliğini “çatışmalı durumlarda çatışmayı körüklemek yerine barış girişimlerini özendiren ve destekleyen, insan haklarını gözeten ve evrensel gazetecilik etiği ilkelerine önem veren gazetecilik anlayışı” olarak tanımladığını ifade etti.

Barış gazeteciliğinin öncüsü olarak görülen Johan Galtung’un yaptığı ayrıma değinen İrvan, geleneksel gazeteciliğin savaş, propaganda, seçkin ve zafer odaklı olduğunu; barış gazeteciliğininse barış, gerçek, halk ve çözüm odaklı bir perspektifle olaylara yaklaşılması gerektiğinin altını çizdiğini söyledi. “Barış gazeteciliği fikri her ne kadar ilk bakışta cazip bir alternatif olarak görünüyorsa da, pratikte bu gazetecilik anlayışının önünde ciddi engeller bulunmaktadır” diyen İrvan geleneksel gazetecilik değerleriyle hareket eden gazetecilerin barış gazeteciliğini tarafsız olmamakla suçladıklarını, ama zaten önemli olanın tarafsızlık değil objektiflik olduğunu vurguladı. “Gazetecinin barıştan yana taraf olmasında ne gibi bir sakınca olabilir” diyen İrvan, gazeteciliğin evrensel meslek ilkelerinin de aslında barış yanlısı haberciliği özendirdiğini örneklerle aktardı.

Geleneksel haber değerleri sorunlu

Olumsuz olana odaklanma, drama arayışı, basitleştirme, sansasyonel olaylara daha fazla önem verme gibi haber değerlerinin, gazetecilerin çatışmaya ve şiddete odaklanmalarına yol açtığını söyleyen Prof. İrvan, gazetecilerin bu habercilik değerleriyle çatışmaları körüklemekten, varolan gerilimleri artırmaktan başka bir şey yapmadıklarını söyledi. İrvan, “Oysa tersi de mümkün. Gazeteciler sorunun parçası olmak yerine çözümün parçası olmayı da başarabilirler” dedi.

Barış gazeteciliğini özendiren ilkeler benimsenmeli

Konuşmasında öneriler de yapan Prof. Dr. İrvan, barış gazeteciliği fikrinin pratiğe aktarılabilmesi için gazetecilik meslek ilkeleri arasına barış gazeteciliğini özendiren ilkelerin de dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Bu yönde atılan adımlara, barış gazeteciliğini ilkeleri arasına alan medya kuruluşlarına da değinen İrvan, bundan 10 yıl önce barış gazeteciliğinden söz edildiğinde gazetecilerin kuşku ile yaklaştıklarını, ancak günümüzde bu anlayışın giderek daha fazla kabul gördüğünü belirtti. Yapılacak mesleki toplantılarla ve konferanslarla barış gazeteciliği anlayışının benimsenmesine katkıda bulunulabileceğini ifade eden İrvan, İletişim Fakültelerine de bu konuda büyük görev düştüğünü söyledi. Konuşmasında, “medyada barış gazeteciliği fikrine sıcak bakan, barış gazeteciliği yapmaya çabalayan çok sayıda gazeteci var” diyen İrvan, barış gazetecileri derneği gibi bir oluşuma gidilmesinin de barış gazeteciliği fikrini yaygınlaştırma bakımından önemli bir işlevi olacağını söyledi. İrvan, İletişim Fakülteleri müfredatında barış gazeteciliği dersinin bulunması gerektiğini, mezun olacak öğrencilerin bu anlayışla yetiştirilmesinin mesleğin geleceği açısından önemli olduğunu ifade etti.

 Konuşmasında, barış gazeteciliği konusunda yaptığı çalışmalara da değinen Prof. İrvan, barış gazeteciliği fikrinin Türkiye’de ve Kıbrıs’ta tanıtılmasında katkıda bulunanlardan birisi olmaktan mutlu olduğunu, ancak gelecek konusunda çok da iyimser olmadığını ifade etti. Barış gazeteciliğinin, akademisyenlerin bir kaygısı olmaktan öteye geçmesi gerektiğinin altını çizen İrvan, “barış gazeteciliği yapmak zor ama mümkün” diyerek konuşmasını tamamladı.